Duvarımdaki Yaşamlar.

Bir kaç güzel ve özlü sözü sizlerle Paylaşmak istedim. Bu sözler benim duvarlarımda asılıdırlar. Filozofların tüm yaşamlarını bilime ve bilme kaygısına adamaları sonucu ortaya çıkan bu sözler adeta duvarımdaki yaşamlardır...

1) Aslanlar kendi yazarlarını bulana dek tarih avcıları övecektir.

2)İnsanlar kıyafetleriyle ağırlanır ancak bilgileriyle uğurlanırlar.

3)Cevaplar değişir ancak sorular aynıdır. Ne zaman doğru soruları sormaya başlarsak o zaman ilerlemeye başlarız.

4)Ümidini kaybetmiş insanın kaybedeceği bir şeyi kalmamıştır.

5)Kader hak edilendir. Albert Einstein.

6) Yerinde sayanlar yürüyenlerden daha fazla gürültü yapar. - Gasson

7) Yapamadığın şeylerin yapabileceklerini engellemesine izin verme. - John Weoden

8) Her başarısız insanın bir mazereti vardır.

9) Sarılık hastasına göre sarıdır her şey.

10) En sevdiğim günah kibirdir. - ŞEYTAN

Yavuz'dan Kanuni'ye Miras

Yavuz Sultan Selim bir bayram günü bayram namazından sonra saraydaki odasına gelir. Gayet güzel bir güne merhaba diyen dünyada Yavuz odasında eşi ve oğlunu bulur.

Eşi oğluna (Süleyman) bir kaftan giydirmektedir.

Yavuz dayanamaz ve sorar:

Hatun ne yapıyorsun sen? Buncacık çocuğa giydirilecek şey mi bu?

Eşinden cevap gecikmez. Efendimiz, Süleyman ki tahtın varisidir. Bu kaftanı giymek onun hakkıdır zira onun bunu giymesi Osmanlı'nın ne kadar zengin ve güçlü olduğunun ispatı olacaktır der.

Ancak yiğit Yavuz Sultan Selim bu cevabı duyunca iyice sinirlenir ve "hatun ben bu çocuğa ülke hazinesini emanet edeceğim ancak sen ona ALTIN İŞLEMELİ kaftan giydirirsen bu çocuk bu ülkeyi ne hale sokar?" der ve o kaftanı çıkarttırır.

Yinelemek istediğim şey de şudur ki:

Osmanlı İmparatorluğunda olarak uygulanan bir gelenek vardır. Hangi padişah o ana kadarki hazineyi en fazla doldurmuşsa o, Hazinenin kapısına kendi mührünü vurdurtur. Gidip görenlerimiz bilecektir ya da merak edenler gidince görecektir ki Topkapı sarayının hazine kapısında Yavuz Sultan Selimin mührü vardır.

[Yavuz'un doğu seferleri sonucu getirdiği o büyük hazineyi uzun yıllar Rodos'u, Kıbrıs’ı kuşatan Kanuni birde Viyana seferini o tarihe kadar oluşturulan en büyük orduyla yapıp da başarısız olunca devlet hazinesi tabir doğruysa boşalmıştır. ]

İnternetten Gelen Tehlike


Şu sıralar bir furyadır gidiyor. Online oyun modası engellenemeyerek bir çok ailenin başına bela oluyor. Şiddet içerikli bu oyunlar, genellikle 10-25 yaş arası bir gruba hitap ediyor. Başlangıçta bir kaç tane olan bu oyunlar hitab ettikleri yaş grubunda çok fazla yankı bulması ve büyük paraların bu piyasaya akması sonucu sayılarını çok hızlı şekilde artırmışlardır.


Bunun tehlikesi nerede diyebilirsiniz. İşte tehlike :

Ortaokul yada lise çağındaki birçok gencimiz bu oyunlar yüzünde "okullarını asıyor", "devamsızlıktan sene tekrarı yapmak zorunda kalıyor",işin en kötü yanı da ailelerini onlara harçlık olarak verdiği paraları bu oyunlara harcıyorlar. Ben çevremde birçok insanın lise eğitimini yarıda bıraktığına şahit oldum. Günümüzde üniversite mezunları işsiz gezerken bu internet kafelerde kaybolan gençliğimiz ilerde ne yapacaklar diye düşünmeden edemiyorum.

Bu konuda yapılabilecekler sadece aileler tarafından değil gerekirse hükümet tarafından bu oyunlara engel konması olabilir. Zira 15 yıllık bir nesilin neredeyse tamamı yok edilmektedir. Bu planlı ya da plansız olabilir ben burada komplo teorileri üretmek istemiyorum ancak şudur ki yapmak istediğim:

Varsa tanıdıklarınızda bu tip gençler, onlara engel olabilmek ve bir an önce bu iğrenç çarkın içinden çıkarabilmektir. Ben bu yazımı sonlandırırken ağır bir itham olmayacağını düşündüğüm şu sözlere yer vermek istiyorum:

Televizyonla gelen kültür erozyonunun yanı sıra yine televizyonla gelen düşünememe hastalığını da hesaba katarsak bu oyunların da sayesinde koskoca bir nesil katlediliyor. Duyarsız, düşüncesiz, okumayan dolayısıyla kültürsüz bir nesil oluşturuluyor. Buna engel olmak bizlerin ellerinde. Karartılan geleceğimize bir ışık da biz olalım ki yolunu görebilen gençler ve güvenilir bir gelecek inşa edebilelim.

Saygılarımla.